Duygusal Açıdan Çocuklar

Çocukların duygusal açıdan sağlıklı gelişmesi için (duygular hakkında) bilinmesi gereken şeyler: İlgi, merak ve sevgi duygusal gelişimin temel taşlarıdır. Duyguların şekillenmesinin temelinde güven, paylaşma, destek ve sevgi becerileri yatar. Kendine güven, kendini yönlendirme, azimli olmak duygusal dengenin ve olgunluğun ürünleridir. Üretken olabilmek, memnun olmak, hayattan zevk almak, hissetmek ve bu hislerin ifade edilebilmesiyle mümkün olur. Günlük sorunları çözmek, çatışmalara çözüm bulmak, öfkeyi kontrol edebilmek, hayal kırıklıklarıyla baş edebilmek, duyguların hissedilebilme ve kontrol edebilme yeteneğine bağlıdır. Duygular, çocukların gerektiğinde birisinden yardim alma yada başkasına yardım etme gibi önemli yetenekler kazanmalarını sağlar.

Çocuklarının bilişsel gelişimleriyle yakından ilgilenen anne ve babaların bilmesi gereken önemli şey duygu ve hislerin öğrenmeye sevk ettiğidir. Duygusal açıdan sağlıklı ve mutlu çocuklar daha iyi öğrenmektedir. (Pruett, 1999:9)

Doğdukları andan itibaren çocukların benlik duygusu gelişmeye başlar. Benlik duygusunun gelişmesi için çocuğun güvenmeyi öğrenmesi gerekir. Güven duygusunun gelişmesi için çocukların fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir. Böylece çocuklar kendilerine ve içinde bulundukları dünyaya güven duyarlar. Duyguların hayatımızdaki yeri çok önemlidir. Duygularımız sağlığımızı, davranışlarımızı, insanlarla olan ilişkilerimizi ve öğrenmemizi etkiler. Anne ve babaların amacı sağlıklı, mutlu ve başarılı çocuklar yetiştirmekse onların fiziksel ihtiyaçları kadar duygusal ihtiyaçlarına da karşılık vermelidirler.

Çocukların Duygusal İhtiyaçları

Bütün çocukların üzgün ve gergin oldukları zaman rahatlatılmaya ihtiyacı vardır. Onu tutun ve sakin bir biçimde konuşun. Kendini tekrar iyi hissettiğinde size bunu bildirecektir. Çocuğunuzla zaman geçirin, kendi dünyasını keşfetmesine ve bu dünyadaki insanları bilmesine yardımcı olur.

Çok küçük çocukların, devamlı rutinlere ihtiyacı vardır. Birkaç tane rutininiz olsun ve bunlara bağlı kalın. Bu onun dünyayı anlamasına ve olayların bir sıra düzeninde olduğu hakkında güven duymasına yardımcı olacaktır.

Üzgün ya da sevinçli olduğunuz zaman çocuğunuzun bunu bilmesine ve sizi görmesine izin verin. Sahip olduğu duyguları sizin de paylaştığınızı öğrenecektir. Bu çocuğunuzun başkalarına empati göstermeyi öğrenmesini sağlayacaktır.

Çocuklar sosyal ve duygusal gelişimlerinde birçok safhadan geçerler. Bu gelişimlerden bazıları doğaldır, bazılarını ise anne baba aracılığı ile öğrenirler. Çocuk bu süreçlerde sık sık bir önceki aşamaya doğru kayar. Bu olay oldukça geçicidir ve daha sonra görürsünüz ki son zamanlarda gerçekleşen moral bozucu bir olay buna sebep olmuştur.

Örnek olarak 2 yaşındaki bebeğiniz yeniden biberon istemeye başlayabilir. Belki kuzeni olan diğer bir bebek biberon kullanıyordur ve aileden çok ilgi görüyordur. Biraz sabır ve sevgi ile bebeğiniz tekrar eski günlerine dönecektir.

Duygusal açıdan sağlıklı yetişen çocuklar:

– Kendilerini daha iyi hissederler.
– Şiddete eğilimleri olmaz ve empati duyguları gelişir.
– Daha az davranış problemleri gösterirler.
– Arkadaş etkisinde kalmazlar.
– Çatışma anlaşmazlık gibi durumlara daha kolay çözüm yolu bulurlar.
– Sigara, içki, uyuşturucu gibi kendilerine zararlı şeylere eğilimleri olmaz.
– Çok sayıda arkadaşları vardır.
– Duygularını kontrol edebilir ve dürtüler karşısında iradelerine hakim olabilirler.
– Dersleriyle ilgilidirler ve başarılıdırlar.
– Duygusal ve fiziksel açıdan sağlıklı, mutlu ve başarılı olurlar.

Duygusal Açıdan Anne-Babalar

Duygusal açıdan yeterli anne-babalar:
– Çocuklarının duygularına değer verir ve duygularını anlamaya çalışırlar.
– Çocukları empati ile dinler, onların yaşadıkları hisleri olduğu gibi kabul eder ve anlayışla karşılarlar.
– Çocuklara yaşadıkları olaylar karşısında uygun davranışların ne olduğunu öğretir ve onlara seçme hakkı verirler.

Bu durumda çocuklar kendi hislerine güvenmeyi, duygularını kontrol edebilmeyi ve günlük sorunlara çözüm bulmayı öğrenirler. Özgüvenleri yüksek olur, derslerinde başarılı olurlar ve arkadaşlarıyla iyi anlaşırlar.

Buna karşılık duygusal açıdan yetersiz anne ve babaları Daniel Goleman üç grupta toplar. (Goleman 2000:240)

Hisleri tamamen göz ardı etmek

Bu tür anne-babalar çocuklarının duygusal sıkıntılarını ıvır zıvır ya da dert kaynağı olarak değerlendirerek, kendiliğinden geçmesini beklemeleri gerektiğine inanırlar. Duygusal anları, çocuğa yakınlaşmak yada onun duygusal yeterlilik konusunda bir şeyler öğrenmesine yardımcı olmak için bir fırsat olarak kullanmayı beceremezler.

Fazlasıyla serbest bırakmak

Bu tür anne-babalar çocuğun ne hissettiğinin farkındadırlar, ancak çocuk içindeki duygusal fırtınayla nasıl baş ederse etsin -hatta, isterse başka birine başvursun- yaptığı hiçbir şeye karışmazlar. Çocuğun hislerini göz ardı eden tiplerde olduğu gibi, bu anne-babalar da çocuklarına alternatif bir duygusal tepki öğretmeye ender olarak kalkışırlar. Tüm rahatsızlıklarını yatıştırmaya çalışırlar ve örneğin, üzüntüsünü yada öfkesini geçirmek için pazarlığa yada rüşvete başvururlar.

Çocuğu aşağılayıp hislerine saygı göstermemek

Bu tür anne-babalar genellikle çocuğun yaptığı hiçbir şeyi onaylamaz, sert bir şekilde eleştirir ve cezalandırırlar. Örneğin, çocuğun öfkesini belli etmesine hiçbir şekilde izin vermeyip en ufak bir huysuzluk belirtisinde bile cezalandırmaya yönelirler. Bunlar, çocuk bir şeyi kendi açısından anlatmaya başladığı zaman, “Sakın bana karşılık verme!” diye öfkeyle bağıran anne-babalardır.

Bir de, çocuğun sıkıntısını vesile ederek, duygusal anlamda akıl hocası gibi davranan anne-babalar vardır. Çocuklarının hislerini, neden huzursuz olduklarını iyice anlamaya çalışacak kadar ciddiye alıp (“Tommy’ye seni kırdığı için mi kızgınsın?”) kendisini yatıştıracak olumlu yollar bulmasına yardımcı olurlar (“Ona vurmak yerine, bir oyuncak bulup tekrar onunla oynamak isteyinceye kadar kendi başına oynasan?”). (Goleman 2000: 242)

Duygusal açıdan yetersiz anne babaların çocuklarına yaklaşım tarzları çocuklara hislerinin yanlış, uygunsuz ve geçersiz olduğunu düşündürür. Duygularına karşılık alamayan çocuklar, duygularını idare etmekte, konsantre olmakta, ve arkadaşlık kurmakta yada başkalarıyla anlaşmakta zorluk çekerler. Anne-babaların duygusal açıdan yeterli olabilmeleri için, önce kendi duygusal zekâlarının basit temellerini çok iyi kavramaları gerekir.

Örneğin, bir çocuk için temel duygusal derslerden biri, hislerin birbirinden nasıl ayırt edileceğidir; sözgelimi, kendi üzüntüsünü yeterince anlayamayan bir baba, bir kaybın ardından kederlenmek, acıklı bir film izlerken hüzünlenmek ve değer verdiği birine kötü bir şey olduğunda üzülmek gibi duyguları oğlunun ayırt etmesine yardımcı olamaz.

Bu ayırt etme olgusunun ötesinde, örneğin öfkenin çoğu zaman ilk önce bir kırgınlıktan kaynaklanması gibi, daha karmaşık iç görüler vardır. (Goleman 2000: 242)

Çocuklar büyüdükçe, almaya hazır oldukları ve ihtiyaç duydukları belirli duygusal derslerde bir değişme olur. Empati dersleri, anne-babanın yavrularının hisleriyle ahenk kurmasıyla birlikte bebeklikte başlar.

Bazı duygusal beceriler yıllar geçtikçe arkadaşlıklarla bilense de, duygusal açıdan yeterli olan anne-babalar, çocuklarının duygusal zekânın şu temel unsurlarını tek tek öğrenmelerine çok yardımcı olabilirler: (Goleman 2000: 242)

– Duygularını tanımak (öz bilinç)
– Duygularını yönetmek (öz yönetim)
– Kendilerini bir konuda motive edebilmek (öz motivasyon)
– Empati gösterebilmek
– İlişkilerini yönetebilmek (sosyal beceriler)

Bu tür ebeveynliğin çocuklar üzerindeki etkisi olağanüstü kapsamlıdır, Washington Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, hisleriyle yeterince başa çıkamayanlara kıyasla, duygusal becerileri gelişmiş olan anne-babaların çocuklarının -tahmin edileceği gibi- onlarla daha iyi geçindiklerini, onlara daha fazla sevgi gösterdiklerini ve onların yakınındayken daha az gergin olduklarını bulgulamıştır. Bunun da ötesinde, bu çocuklar kendi duygularıyla da daha iyi başa çıkabilir.

Huzursuz olduklarında kendilerini daha etkili bir şekilde yatıştırır ve daha ender huzursuz olurlar. Biyolojik açıdan daha az gergindirler; çünkü stres hormonlarının ve duygusal uyarılmanın diğer fizyolojik belirtileri de daha düşük düzeydedir. Diğer üstünlükleri sosyal niteliklidir. Bu çocuklar;

– Arkadaşları arasında daha popülerdir, daha çok sevilirler.
– Öğretmenleri onları sosyal açıdan daha yetenekli bulur.
– Ebeveynleri ve öğretmenleri, bu çocuklarda kabalık ya da saldırganlık gibi davranış sorunlarına daha ender rastlar.

Son olarak da bilişsel yararları vardır; bu çocuklar, daha iyi dikkat gösterebildikleri için daha etkili öğrencidirler.

Anne-babaları duygusal açıdan yeterli olan beş yaşındaki çocukların, üçüncü sınıfa geçtiklerinde, matematik ve okumada, aynı IQ’ ya sahip arkadaşlarına göre daha yüksek başarı puanları elde ettikleri görülür (bu da çocukların hayata olduğu kadar öğrenmeye de hazırlanmalarına yardımcı olmak için onlara duygusal becerileri öğretmenin yararını gösteren sağlam bir gerekçedir).

Duygusal beceriler açısından ustalaşmış olan anne-babaların çocuklarının kazanımı, duygusal zekâ yelpazesinin tamamını kapsayan ve aşan bir dizi şaşırtıcı üstünlüktür. (Goleman 2000: 242)